19 Kasım 2008 Çarşamba

Enrique'den mecburen mütevazı performans

İSTANBUL - Enrique Iglesias, 1999'un 'Latino'lardan geçilmeyen ortamında, ilk İngilizce parçası 'Bailamos' ile MTV'de görüldüğünde, her single'ı hit olacak, Grammy ve American Music Awards dahil birçok ödüle layık görülecek, başarısına rağmen etrafındaki yarı çıplak kızlara aldırmaksızın işine bakmaya devam edecek bir yıldız olmasını beklemiyorduk. Enrique, Julio Iglesias'ın, ağabeyi gibi iki gün sonra unutulacak Küçük Emrah bakışlı oğluydu.
Ancak, sürekli yeni hitlerle MTV'de rastlamaya alışık olduğumuz Enrique Iglesias, haziranda çıkardığı 'Insomniac' albümüne kadar, bir süredir ortalıkta görünmüyordu. Önceki akşam Abdi İpekçi'de verdiği konserde bir 'genç kız izdihamı' yaşanmamasının bir sebebi de muhtemelen buydu. Ancak yeterli sayıda küçük Enrique ve küçük Anna Kournikova, gerek ailelerini arabada bekleterek, gerek onları da konsere sürükleyerek salonda yerlerini almışlardı.Tam bir saat, 'Sanatçı geç çıktığı için mi seyirci geç gelir, seyirci geç teşrif ettiği için mi sanatçı geç çıkar?' sorularıyla meşgul olduktan sonra, konser boyunca neredeyse hiç kesilmeyecek olan 'o ses' (çığlık sesi) eşliğinde Enrique sahnede göründü. Fakat alışık olmadığmız bir durum vardı. Ayağında koşu ayakkabıları, üstünde bol bir kot pantolon ve gri bir tişörtle, Enrique, davulcusundan bile sade görünüyordu.Aniden sahnede, tipik pop yıldızı havalarında olmasını beklediğimiz'yıldız babanın yıldız oğlu Enrique' yerine, normal bir babanın oğlu olmadığı ve o babayla normal bir ilişkisinin de olmadığı belli bir Enrique'nin varlığı fark edildi. Mütevazı tavrıyla puanları toplarken, 'Rhythm Divine'dan 'Not in Love'a, 'Escape'ten 'Hero'ya salonu coşturacak şarkılarını söyleyen ve organizasyonun izin verdiği ölçüde başarılı bir performans sergileyebilen Iglesias, 54'ünde bir hayranını, sahneye getirdiği iki koltuktan birine oturtup, bir şarkısını onunla el ele söyledi. Daha görülmeye değer olansa akustik 'Knockin' on Heaven's Door' sırasında aynı hayranın Enrique'ye eşlik edişiydi.
Ortada çok satan, bol hayranlı bir yıldız vardı ancak hayranlarına hayli memnun kalacakları bir performans sergilemesinin önündeki bir eksiklik giderilemiyordu: İzdiham. Kızlar sahneye yaklaşmak için birbirini ezsinler diye ayrılması gereken sahne önünde sandalyeler, sandalyelerde VIP davletlileri (en önde Ferhat Göçer), önlerinde de bir grup koruma görevlisi vardı. İşte, Enrique Iglesias'ın mütevazı görünüşünün bir pazarlama stratejisi olmadığını anlamamız da (f'li kelimeyi de kullanmak suretiyle) 'Oturacaktıysanız gelmeseydiniz, açın kızların önünü!' diyerek, hayranlarını VIP sandalyelerinde oturanların önüne geçirmesiyle oldu. Ancak Enrique'nin, sahneye iki koca koltuk taşıyıp bir süre grubuyla beraber bu koltuklarda ikamet etmek, öndeki kızlardan birinin kamerasıyla kendini çekmek, sahnenin kenarına oturup hayranlarını dizinin dibinde toplamak gibi samimi hareketlerine rağmen, seyircilerin çoğunun konseri sahneden oldukça uzak olan tribünlerden seyretmesi sebebiyle atmosfer, 'Milliyet Liselerarası Şarkı Yarışması'nı geçemedi.

(
05/11/2007 Radikal - Yaşam sayfası)

Hiç yorum yok: