12 Haziran 2010 Cumartesi

Bu defa ‘hatasıyla’ kabul edin



Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı ile Fotoğraf ve Video Bölümleri’nin geleneksel yıl sonu sergisi 26 Eylül’e kadar açık kalacak Track, ‘hata’yı içselleştiriyor.

(Bu haber, erkan abinin bana olan siniri geçerse, radikal kültür sanat sayfasında yayımlanıcak.)


İSTANBUL – Memleketin en ‘geek’ bölümlerinden, Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı (VCD) ile Fotoğraf ve Video Bölümleri’nin (POV) yıl sonu öğrenci işleri sergisi Track, dokuzuncu yılında size sergi gezdirmiyor. Siz duruyorsunuz, onlar ustası oldukları teknolojinin yardımıyla işleri önünüze getiriyor - ama her zaman değil. Detaylar aşağıda.

Sergi bu defa Santralistanbul müze binasında. Ancak dünyanın bilgisinin, minimal hareketlerle ekranımızda belirmesine alışık bir nesil olarak, yüz öğrencinin altı yüze yakın işine yer veren serginin de, ayaklara kara sular indiren cinsten, koskoca bir alana yayılmış olmamasına şaşmamak lazım. Zira, kendileri nasıl bütün gün ekran başında oturuyorlarsa, ziyaretçileri için de gezmeyi değil, küçük bir alanda ekranlar karşısında ‘durmayı’ uygun görmüşler.

Öğrencilerin derslerin içeriğine göre ortaya çıkardığı işlerin sergilendiği mekanda, girişe yerleştirilen ve yapım sürecini gösteren etkileşimli fotoğraf ve video serisi, insanı hemen VCD havasına sokuyor. Bu seride, teknoloji sözlük anlamıyla ayağınıza geliyor: İzleyici her adım attığında, tam karşısına düşen ekran harekete geçiriyor.

Tek bir merkezden idare edilen sergi alanına girdiğinizde ise, karşınıza öncelikle tavandan sarkan üç büyük kartona projeksiyonla yansıtılan ve kayarak ilerleyen fotoğraflar çıkıyor. Sağ tarafta ‘bildiğimiz’ bilgisayar ekranlarında gösterilen işler var, hemen karşısındaki duvarda ise el-kol hareketlerinize duyarlı bir sistem sayesinde görmek istediğiniz işi seçiyorsunuz. Bir duvar ise, röportajına yer verdiğimiz Griduo’nun ‘Quadrature’ parformasına ayrılmış. Salonun sonundaki odada film, video ve animasyon işlerini görmek mümkün. Oradaki sistem de işler de pek havalı.

‘Error verdim abi’ ya da ‘Mavi ekran verdim’ deyimlerini hayatımıza sokan ‘bilgisayar hataları’ bu yılki serginin teması olmuş. Ekranlar bize, her ne kadar, elma ağaçları kadar organik gelse de, teknolojiye güvenmenin de akıl işi olmadığını hatırlatıyor sergi.

Önümüzde kah kendi kendine, kah bizim vücut hareketlerimize göre dönüp durarak bize hizmet eden ekranlarda, ‘Zart zart zart zaart!’ sesiyle beraber ‘Error!’ yazısını görünce, hiç şaşırmıyoruz. Ne de olsa şu an bile, dünyanın kimbilir kaç bin bilgisayarı error vererek, sinir krizlerine sebebiyet veriyor.

Ancak hatanın bize olağan gelmesinin sebebi sadece sık karşımıza çıkması olmamalı. Track de “sürekli karşımıza çıkan hataların ve bunlardan kaynaklanan kesintilerin beklenmedik olmadığı kavrayışından yola çıkarak, hatanın çevrenin var olan bir parçası olarak yorumlanmasını öneriyor.”



Binaların altını üstüne getiriyorlar

İSTANBUL - Geçtiğimiz yıl Bilgi Üniversitesi'nin düzenlediği Pixelist Elektronik Sanat Festivali kapsamında gerçekleştirilen 'Quadrature' performansı, izleyen herkesin ağzını açık bırakmıştı. VCD öğrencileri Refik Anadol ve Alican Aktürk, bitirme projeleri 'Quadrature'da, Santralistanbul ana galeri binasını tek bir projeksiyonla aydınlatarak, müze binasını hareket eden bir yapıya dönüştürdü. Karşımızdaki bina aniden üç boyutlu bir animasyonmuşçasına, şekilden şekle girmeye başladı. Kaçıranlar için, Track’te, performansın videosu için başlı başına bir alan verilmiş.

Başarıları dilden dile dolaşırken, ikili bu defa, 2010 Ruhr Kültür Başkenti kapsamında Zollverein Tasarım Okulu’nu harekete geçirmeye hazırlanıyor. İlgilenenler için, Santralistanbul'da bu yaz açılacak '.doc:Lab' isimli atölye kapsamında, medya mimarisi alanının öncülerinden Ars Electronica ile benzer bir alanda bir atölye düzenleyeceklerini de belirtelim. Griduo projeyle ilgili sorularımızı da yanıtladı.


Binanın altını üstüne nasıl getiriyorsunuz?

Performans, yapının izleyici bakış açısı üzerine tasarlanmış 2 ve 3 boyutlu animasyonlarının elektronik müzik ile kurgulanmasından oluşmaktadır.

Binanın cephesindeki her bir elemanı bir piksel olarak düşünüp, yapının 3 boyutlu modelleme programlarında tasarlanmış görsel ilüzyonlar ile birlikte izleyici algısına sunuluyor.

Dünyada bu projenin nasıl benzerleri var?

Ars Electronica ve benzer odaklı bir çok merkez cephelerini sırf bu iş için LED kaplamayla inşa ediyorlar. Projeksiyonla yapılanlar arasında 'urbanscreens' ön plana çıkıyor.


Zollverein Tasarım Okulu’nun cephesinde bir proje daha gerçekleştireceksiniz. Bundan biraz bahseder misiniz?

Proje, 2010 Ruhr Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında düzenlenecek Extraschicht festivalinde, Zollverein Tasarım Okulu üzerinde gerçekleşecek. Yapının mimarları son yıllarda en prestijli mimarlık ödüllerini kazanan Japon SANAA grubu. (Kazuyo Sejima ve Ryue Nishizawa).

Proje yapının 4 cephesinin projeksiyonlar ile kaplanarak yine her cepheye özgü görsel/işitsel bir performansdan oluşuyor. Projenin bir özelliği de bildiğimiz kadarıyla dünyada ilk kez bu teknik kullanılarak bir yapının her cephesi performans için yüzey olarak kullanılacak olması. Böylelikle izleyiciler yapının çevresinde dolaşarak performansı deneyimleyebilecekler. Bu bina Santralistanbul'dan farklı olarak düzensiz ritimli bir cepheye sahip dolayısıyla burda ki gösterinin de hem ilüzyon biçimi hem de ritmi çok farklı olacak.

Not: Atölyelerle ilgili detayları http://www.dotdoclab.org adresinden öğrenebilirsiniz.

Hiç yorum yok: