
Yeni albümleri ‘Battle fot the Sun’ turnesi dahilinde 23 Haziran’da Kuruçeşme Arena’da verecekleri konser öncesi 2000ler’in başından beri popülerliğinden ve ruhundan hiçbir şey kaybetmeyen Placebo’ya email yoluyla soru yolladık. Sandık ki soruyu yönelttiğimiz grup üyesinden cevap gelecek ama öyle olmadı. Bütün soruları kendine verdiği isimle Stef (yani Stefan, grubun basçısı) cevaplamış. Stef’in soruları biraz kestirip attığı biraz da klişe cevaplar verdiği gözümüzden kaçmadı ama o kadar kredileri var gözümüzde. Stef bolca ünlem kullanmış, onları da kaldırmadık.
İlk albümden beri sound’unuz daha melankolik ve daha deneysel oldu. ‘Nancy Boy’dan beri müzik zevkiniz nasıl gelişti? Müzik dünyasındaki değişimlerden de etkilendiniz mi?
Meds turnesinden beri Placebo evreninde birkaç değişiklik oldu. Öncelikle grubumuza yeni genç kan gedi. Bu da gençlik ve pozitif enerji enjekte etti bize. Bu albümü bir şirkete bağlı olmadan yaptık. Böylece daha özgür çalışabildik. Bir de ilk defa bir albümü Avrupa dışında bir yerde kaydettik ve bu daha iyi odaklanmamızı ve evdeki konformizmden uzaklaşmamızı sağladı. Bu yüzden bu albüm daha hırslı, renkli ve optimist bir çalışma oldu. Kornalar ve geri vokallerle de yeni sesler ekledik.

Bu albüm önceki albümümüz ‘Meds’e bir tepki olarak ortaya çıktı. ‘Meds’in karanlık ve iç karartıcı bir albüm olduğu kanaatindeyiz. Bu yüzden bunn daha renkli ve daha umut dolu bir albüm olmasını istedik. ‘Battle for the Sun’ (Güneş için verilen savaş) daha mutlu ve dengeli bir hayat sürme çabasına bir gönderme. Karanlığı değil de aydınlığı seçmek, zor bir zamandan çıkıp şeytanları kovuşturmak için her gün savaş vermek!
Size ilham verenler neler oldu bu albümü yaparken?
Yeni bir parça yapmak beraberinde öfori ve tatmin de getiriyor. Bu his bildiğim bütün uyuşturuculardan daha iyi ama bedavaya da gelmiyor! Sanırım bizi iten şey daah öğrenecek çok şeyimiz olduğu hissi ve gelişmek istememiz.
Birçok sanatçıyla çalıştınız. Bunlardan beraber çalışmaktan en çok keyif aldığınız kimdi ve kimle çalışmak hala hayallerinizi süslüyor?
David Bowie!!! Ve Michael Stripe.
Son zamanlarda hangi grupların yaptığı müziği beğeniyorsunuz?
Sonic Youth, Smashing Pumpkins ve Elbow.
Müzik endüstrisinin içinde yer almak ne kadar zorlayıcı oldu sizin için? Özellikle de cinsellik, cinsel tercihler ve uyuşturucu kullanımı konusundaki çatışmalar düşünülünce.
Her albümü yapmak biraz daha zor oluyor!! Hep konforlu ve formüle dayalı şarkı yazmaya başlama riski var. Biz kendimizin en acımasız eleştirmenleriyiz ve kendimizi zorlamayı seviyoruz. Hissettiğimiz tek baskı kendi üstümüzde kurduğumuz baskı. Kendimizden başka kimseyi tatmin etmekle uğraşmıyoruz!!
Sizce bu konulara yaklaşımda olumlu gelişmeler oldu mu?
Tabii ki. Her konuda olduğu gibi.
Peki Stefan’ın grubu Hotel Persona’yla ilgili planlar neler?
Önce ‘Battle for the Sun’ turnesine çıkacağız. Hala eski moda yollardan turne yapıyoruz yani olabildiğince çok yere ve insana ulaşmaya çalışarak. Bu da önümüzdeki iki sene boyunca dünyayı dolaşacağız demek. Bu da çok ‘cool’ çünkü hala sahneye çıkmayı çok seviyoruz ve hala gitmediğimiz yerler var. Ondan sonra Hotel Project üstüne çalışmak istiyorum. Sonra biraz tatil sonra da bakacağız artık. Belki Placebo’nun yedinci albümü olabilir mesela...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder