George Lucas’a bugünkü Hollywood yıldızlarının çekiciliği yetmemiş. Zaten anlaşılan, onlara pek inancı da yokmuş. Bilgisayar efektlerine olan takıntısıyla, 2000’ler sonrası ortaya tuhaf Star Wars filmleri çıkaran George Lucas, şimdi de bu teknoloji ile, ölü Hollywood yıldızlarını canlandıracakmış. 1994 yılında George Lucas’la, hayli başarısız ‘Radioland Murders’ isimli filmde beraber çalışan Mel Smith’in Daily Mail’e verdiği röportaja göre, Lucas, mesela Renée Zellweger ve Bette Davis’i ya da Orson Welles’i aynı sahnede oyanatabilecek. Olay, eski bir oyuncunun gençliğindeki yüzünü alıp bilgisayarla genç bir bedene yerleştirmek. Bu daha önce uygulanmamış bir teknik değil, son örneğini ‘Tron: Legacy’ filminde genç Jeff Bridges ve yaşlı Jeff Bridges ile görmek mümkün olacak. Ancak esas soru: Ne gereği var? John Lennon'ın ölmeden üç gün önce söylediği gibi "Yalnızca ölü kahramanlarla ilgileniyorlar" (gerçi o eleştirmenler için söylemiş bunu ama bence burdaki anlayış da aynı). Bu arada Lucas cephesinden bir haber de, Indiana Jones filmlerinin 2012 yılından itibaren üç boyutlu olarak yeniden gösterime gireceği. Adam koymuş kafaya bir kere.
Son derece lüzumsuz filmi ‘Slumdog Millionaire’ ile bir sürü ödülü toplayan Danny Boyle da, devam filmi işine giriyomuş. Hem de neyin devamını çekiyo dersiniz? Evet korktuğunuz başınıza geliyor: Trainspotting. Irvine Welsh’in Trainspotting karakterlerinin orta yaş krizini anlatan kitabı ‘Porno’dan uyarlama. Bir de Boyle, romana bir sürü laf etmiş. Vay efendim, o kadar güzel değilmiş tabii de, işte naapsınlar ikinci kitap buymuş falan. Çekme arkadaşım, o zaman! Bu arada Danny Boyle ve Ewan McGregor kesinlikle konuşmuyorlarmış. Hem o yüzden, hem de zaten yeterince yaşlı olmadığı için, kendisini filmde göremiyciiz. (bu yazıyı gazeteye yazmayacağımı anladıktan sonra, aynen imla hatalı blog stayla geri dönüyorum)
Eğer Turner ödülünü kim kazandı diye merak etmiyosanız: Yanız diilsiniz.
Bu haberi yazmak için geç kaldım zira rızkıma koşuyorum bu aralar. 13. british independent film awards'ta, 'the king's speech' bi sürü ödül aldı (colinciğim'e elbette ki en iyi erkek oyuncu ödülünü verdiler), carey mulligan yine en iyi kadın oyuncu ödülünün sahibi oldu (geçen yıl da 'an education'daki rolüyle aynı ödüle layık görülmüştü). bu noktada, ödül haberi yazarken kullanılabilen tüm yüklemleri bir cümlede harcadığım (ve burası benim blogum olduğu) için, haberin gerisini liste halinde yazıyorum:
en iyi yönetmen - o kadar da çok beğenilmeyen 'monsters'ın yönetmeni gareth edwards (monsters, edwards'ın ilk filmi) (aman bu bilgileri de veriyim, gerçek hayatta belki yolda çevirir sorarlar) (bu bilgiyi de özellikle george lucas için yazıyorum: 500 bin dolara bilim kurgu çekmiş adam, nabeer?)
en iyi ilk film - clio barnard'ın 'the arbor'ı.
cate blanchett, 'the hobbit'te galadriel'i canlandırıcakmış. şu elfler konusunda daha yaratıcı olsalar diyorum. ayrıca, cate blanchett'in giderek meryl streepleşmesinden de korkuyorum. avustralya'ya dönsün, hazır çok uzaklaşmamışken, kocasıyla tiyatro yapsın, timsah beslesin ne biliyim.
hadi ben kalkiyim yavaş yavaş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder