5 Eylül 2010 Pazar

Bono “Laiklikle dindarlığı birleştiren köprü”deydi

(aşağıdaki yazı, radikal'de yarın yayınlanıcak yazının orijinali. laiklikle dindarlığı birleştiren köprü lafını yeterince sert bulmadıkları için, o kısmı çıkararak basıcaklar. kararı size bırakıyorum)

Yanımda canlı yakın ekipleri haber yapıyor: ‘Bono’nun bir hayali vardı: Boğaz Köprüsü’nü yürüyerek geçmek. Bugün bu hayal gerçek oldu.’ Boğaz Köprüsü’nde, bir kamyonetin tepesindeyiz. En az otuz gazeteci ayakta, Bono’nun gelmesini bekliyoruz. Devlet Bakanları Egemen Bağış ve Hayati Yazıcı, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç ve Genel Sekreter Yılmaz Kurt da bekliyor. Sanıyorduk ki, Bono köprüyü yürüyerek geçecek, biz de onunla beraber yürüyeceğiz. Elbette ki öyle olmadı.

Üç kamyonet dolusu gazeteci güvenlik sebebiyle, kamyonetten inemedi. Kimi zaman kamyoneti devirme riskini bile göze alarak, kimi zaman birbirinin üzerinden atlayarak görüntü almaya çalıştılar. Her şeye rağmen manzara kıyaktı: Bir tarafta İstanbul’un Avrupa yakası manzarasının arkasından batmakta olan güneş bir tarafta sırf Bono geçecek diye, karşı şeritte trafiğe girmiş araçların içindeki ‘çılgın’ hayranlar... Bono bize konser öncesi biraz tuhaf ama uzun süre anlatacağımız bir gün yaşattı.

En nihayetinde, köprünün Anadolu tarafında aynı zeminde buluşabildiğimizde Bono, kısa konuştu: “Burası çok önemli bir köprü. Çünkü burası yalnızca Avrupa’yı Asya’ya bağlayan değil aynı zamanda laiklikle dindarlığı birleştiren köprü.” Çok net bir sözdü; o kargaşada bile, ne demek istediğini anlamak için bir saniye daha düşünmeye gerek yoktu. Sanatına sıkça dini karıştıran yarı-katolik Bono, kendince, Doğu’yu da Batı’yı da bir kelimede özetlemişti. Ardından, bunca zamandır İstanbul’da konser vermemelerinin sebebini de, “Burada bu kadar hayranımız olduğunu bilmememizdi” diyerek açıkladı.

Dileyelim ki bundan sonra İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın kalıcı girişimleri sayesinde, Türkiye'ye daha aydın sanatçılar gelsin; sanatla içiçe büyüyen yeni nesiller de, kendisini bir çırpıda etiketleyen Batılılar’a, gereken cevabı tereddüt etmeden verebilsin.

1 yorum:

deja dedi ki...

bi de bu sabah dolmabahçe saray'ında erdoğan'a "buraya biraz da sizin müzik zevkinizi test etmeye geldik" demiş.
acıma yetime döner koyar götüne diye bi laf var, bazı irlandalılar için kullanmak yerinde olabilir gerçekten de.