2 Ağustos 2010 Pazartesi

seyyar satıcılar, martılar, vapur düdükleri ve müzik

şimdi normal bi yazı yazıcam. baştan sonra haber veya baştan sona eleştiri olmiycak. bi de böyle deneyelim bakalım.

öncelikle

şu aralar uğraştığım işler sebebiyle sık sık 2010 etkinliklerindeyim. adalarla ilgili bi yazı yazdım (adalar müzesi -istanbul'un ilk kent müzesi- büyükada'da ön açılşını yaptı. konuyla ilgili yazıyı aşağıda bi yerde ya da 'modern art makes me want to rock out' tag'inde bulabilirsiniz)

sırada ismet sıral yaratıcı müzik atölyesi (ISCMS) projesi var. ismet sıral benim tanımadığım çok ünlü bi müzisyenmiş. cms insanları ondan büyük övgüyle söz ediyolar. "ondan yaratıcılığı öğrendik" diyolar, türk müziğinin, "müziğin sıfır noktası olduğunu fark etmemiz onunla oldu" diyolar. ben anlamam öyle caz maz işlerinden. tarzım diil. ama ismet sıral'ın ismini verdikleri bu proje woodstock'tan cms kurucularını istanbul'a getirmiş ve istanbul'da bugüne kadar 2010 ajansının gerçekleştirdiği en deneysel işlerden birini ortaya koyucaklar.

perşembe günü eminönü üst geçidinde (geçit tabii ki kapalı olucak) 'istanbul'u çalıyoruz' diye bi konser vericekler. konserde istanbul'da duymaya alışık olduğumuz sesler (martılar, vapur düdükleri veya tren ta-tak ta-takları gibi) de müziğin içinde olucak.

cuma günü ise sepetçiler kasrı'nda (wait for it) seyyar satıcılar (evet) çok sıkı müzisyenlerle bir araya gelip bi konser vericekler.

bu iki etkinlik de ücretsiz ve bugün provasını izlediğim için söyleyebilirim ki şahane.

çarşamba günü radikal'de konuyla ilgili geniş bi yazı çıkıcak. yazıda seyyar satıcılarla yapılan röportajlara da yer verilicek. buraya da koyarım haberi gerçi.


bunların dışında, allah aşkına bana inception inception demeyin, ne berbat filmdi o öyle ya. mevzu ne kadar demode allahım. ne kadar da çok sayıda iyi oyuncu kandırmışlar. garipler, nolan filmi diye balıklama atlamışlardır tabii. ama zaten nolan'in yılın bu zamanı film çıkarması kıllandırıcıydı. resmen kakaladılar bize bu filmi yıaa. ben de yeni 'fight club' ya da yeni 'matrix' falan, bi şey bekliyorum.

zaten bu iyi yönetmenlerin veya iyi oyuncuların, senaryo yazmaya soyunması kadar sık rastlanan bi hata daha yok heralde sinemada. aklıma hep gael garcia bernal'in çektiği meksikalı-asmalı-konak geliyo. o neydi öyle yıaa?

hadi öptüm

Hiç yorum yok: