Pera Müzesi’nde 3 Ekim’e kadar sürecek ‘Japonya Medya Sanatları Festivali - İstanbul 2010’ sergisi Japon (yeni) medya sanatının zenginliğinin sebebini açığa çıkarıyor: ‘Şey’lerle yaşanan romantizm.
İSTANBUL – Kendini ‘gerçeklik’ konusunda teknolojinin tehditi altında hisseden insan sayısı giderek artıyor. Artık eskiye göre çok daha fazla kişi teknolojik gelişmelere şüpheyle yaklaşıyor. Birçoğuna göre, özellikle internetle beraber birey seviyesine inen sanal dünya hakimiyeti, ‘öz’ olanı tehdit ediyor.
Teknolojiye ‘çılgınlık’ olarak bakanlar için de, en çılgınlar, Japonlar kuşkusuz. Akıllara hemen Sofia Coppola’nın ‘Lost in Translation’ında gördüğümüz atari salonları geliveriyor. Seyretmeyenler için açıklama yapmak gerekirse: İnanılmaz bir gürültü ve sürekli kendini tekrar eden sesler eşliğinde, kendinden geçmişçesine oyun oynayan onlarca genç insan.
Ancak ‘gerçekten’ Japonlar kendilerinden mi geçmişler? İşte bu sorunun gerçek cevabı, iğneyi kendimize batırmakta yatıyor olabilir. Pera Müzesi’nde açılan ‘Japonya Medya Sanatları Festivali – İstanbul 2010’ sergisi işte o bahsi geçen iğne rolünü üstleniyor.
‘Şey’in ruhu Batı’ya karşı
1997 yılından beri Japonya’da düzenlenen Medya Sanatları Festivali’nden seçme yapıtlardan oluşan sergi Pera Müzesi’nin iki katında, ‘Anlatıcı Akıl’ ve ‘Yaratıcı Akıl’ başlıkları altında, animasyon, manga, oyunlar ve interaktif sanat bölümlerinden oluşuyor.
İğneyi kendimize batırmak için önce Japon kültürünün sanat anlayışının temel öğelerine dikkat etmek lazım. Japonya Medya Sanatları Festivali’nin yanısıra Ars Electronica Festivali’nde de jüri üyeliği yapmış Profesör Kusahara Machiko, ‘Mono ve Sanat – Geleneksel Japon Kültürü ve Medya Sanatlarına Bakış’ isimli makalesinde, öncelikle ‘mono’ kavramından bahsediyor.
Mono, Japoncada ‘şey’ demek. Ancak Batı dillerinin aksine, bu kelime hem cansız varlıklar hem canlı varlıklar için kullanılabiliyor ve Japon kültüründe, ‘mono’nun bir ruh barındırdığına inanılıyor.
Bu elbette ki, kendini akıl ve mantık sahibi ilan etmiş Batı’ya göre, bayağı ters bir düşünce yapısı. Ancak Japonlar’ın, sanal baskı altında, Batı insanına göre daha aklı başında kalmasının sebebi de bu anlayış denebilir.
Değil güzel sanatlar ve sanatı, hayat ve sanatı bile birbirinden ayırmak Japonlar’ın akıllarına çok yakın zamana kadar gelmemiş. Herkesin sanat yapabileceği ve günlük yaşamdaki her şeyin bir sanat formu olabileceği, onların kültürünün temel anlayışı.
Kusahara şöyle diyor: “Sözkonusu kavram (mono), bir kültürdeki kişilerin diğer canlılar ve dış dünyayla ilişkilerini ve bu tür sınıflandırmaların rolünü yansıtır.” Bu da akla, bu ilişkiyi değersizleştirenin, Batı’nın ‘mono’ anlayışı olduğunu getiriyor. “Japon medya sanatını böylesine zengin kılan aslında bu anlayıştır.”
‘Inception’ korkunuzu yenin
Güzellik arayışını sanata değil, hayata yedirmişler. İnteraktif sanat da, o hayatın bir parçası ve bu sanatın esası, yine, sürecin anlamını keşfetmekle ilgili. Batı’nın yönlendirici rolü sebebiyle bir türlü ciddiye alınamayan manga, animasyon ve bilgisayar (ya da bilgisayar destekli) oyunlar, bu keşfin bir parçası.
‘Net sanatı’nın da, güzel sanatlar kadar insanı yansıttığını görse, sanatı hayatın dışında tutan ve bu yüzden teknolojiyle sanatın bir araya gelişini, ‘Inception’ ya da ‘Matrix’ gibi filmlere tapma derecesinde tehdit edici bulan Batı’nın korkusu, geçivermez mi?
PS3 ve Wii de bu sergide
Santral İstanbul’da geçtiğimiz yıl düzenlenen ‘Uncharted’ ve Borusan’da hala devam eden ‘Madde ve Işık’ sergilerinden sonra, ‘Japonya Medya Sanatları Festivali – İstanbul 2010’ sergisi (yeni) medya sanatının İstanbul’daki üçüncü örneği. Ancak hissi biraz farklı. Bunun sebebi de, Japonların ‘şey’lerle yaşadığı romantizm.
Sergi korkunuzu yenmek için, bildiğiniz konsol oyunlarını bile galeri alanına yerleştiriyor. Önce üst katta interaktif sanat bölümünde ‘Bilye Çanı’, ‘Otomatone’ ve ‘Tenori-On’ gibi işlerle alışılmışın dışında müzik enstürmanlarını dinlemek mümkün. Ardından alt katta ‘manga’nın yapım sürecinin arkasındaki yaratıcılık görülebilir ve hayran kalınabilir. Diğer odada ise kendinizi Japon oyunlarının eğlencesine bırakabilirsiniz zira burada, ‘Ultima Ninja Storm’undan, ‘Mario Bros’a kadar, PS3 ve Wii oyunlarının örnekleri (evet konsollarla beraber ve evet oynamanız için) sergileniyor.
1 yorum:
tvde sergi haberini gördüğümde o iğneyi ben de hissetmiştim
Yorum Gönder