17 Haziran 2010 Perşembe

edinburgh'da neler oluyi


edinburgh film festivalini pek seviyorum. bugüne kadar ne oynattıklarını hatırlamasam da, edinburgh'da bi film festivali olması bile yeterli sevmem için. festival 64'üncü yılını, oscarlı yönetmen sylvian chomet'nin animasyonu 'the illusionist'le açılıdı. (açıldı diyorum çünkü bu blogcuk uykuydaydı). 'belleville rendez-vous'un yönetmeninin yeni filmi, iskoçya'yı masalsı bi biçimde anlatıyomuş. dadundan yinmez. fragmanını koyasım var, (kimse ilgilenmese de, the smurfs'ün fragmanı çıktı bugün, onu da koyasım var) ama babonun bilgisayarından youtube'a giremorum, akşama şöyle bi fragman şöleni post giricem hayırlısıynan (fragmanı filmlerden daha çok sevdiğim çok net. kısa ve öz oluyo)


ya yuh! melih gökçek çıktı televizyona, kucağında iki tane yavru kediyle!


ay ne diyoduk?


festivalde, 'the man who would be king' ile sean connery'nin 80inci yaşı da kutlanmış. ay çok tatlı.
neyse bunlar laga luga, okurcum. 22 düya prömiyeri, 12 uluslararası prömiyer, 34 ülkeden 133 film falan...

şimdi de buyrun aralarından en şahaneleri:

my son, my son what have ye done?: david lynch'in yapımcılığını üstlendiği, werner herzog filmi. bir suç işleyip kendini evine kapatan bi adamın, gerçek hikayesi. if i want to whistle, i whistle: 'mecano'nun yönetmeninden, florin serban'ın filmi. ıslahevinde geçen filmin oyuncuları gerçek mahkumlar. huge: ingiliz komedyen ben miller'ın yönettiği film komedyenlerle ilgili bir dram. pek ilginçmiş herkes pek beğenmiş. the extra man: kevin kline ve paul dano'nun başrollerini paylaştığı film, 'odd-couple drama' dedikleri cins. mr nice: bernard rose'un yönettiği filmde, rhys ifans nerdeyse kendini oynuyor: howard marks'ı. heartbreaker: pascal chaumeli'nin yönettiği vannessa paradis'li film için iyi şeyler söylüyolar ama bana pek inandırıcı gelmedi. bildiniz romantik komedi gibi.


ya o diil de, margaret atwood ve norman forster edinburgh film festivali ve kitap festivalini birleştirmek için 'kolları sıvamışlar'.

3 yorum:

pharaoh dedi ki...

ahahaha yazının ortasına melih gökçek'in girmesi.. bayıldım :D

gioberg dedi ki...

Fragman (hatta fragmanlar) yalan olmuş ama. blog'u yeni keşfedince geriye dönük okumalarda çıkabiliyor böyle hatalar :)

deja dedi ki...

ya evet o sıralar çözülemeyen bi youtube sorunum vardı. şimdi halloldu neyse ki.