19 Kasım 2008 Çarşamba

"Önyargılar başlangıç noktam"


‘Önyargılar başlangıç noktam’

Santralistanbul’da retrospektifi açılan Magnum üyesi Martin Parr, politik bir kaygının sonucu olarak zenginliği fotoğrafladığını söylüyor. Parr, ironik fotoğraflarıyla bir idol

İSTANBUL - Özellikle genç fotoğrafçılar ve fotoğraf öğrencileri tarafından bir idol gibi görülen Martin Parr’ın retrospektifi Santralistanbul’da sergilenmeye başlandı. 1988 yılından beri Magnum fotoğrafçıları arasında yer alan Parr, yenilikçi ve toplumsal-ironik fotoğrafçılığı ile fotoğraf kültürüne katkısı yadsınamaz bir şahıs.
Martin Parr serginin olduğu katta asansörden indiğinde ayağında Birkenstock’ları belinden düşen şortu ve eski püskü gömleği bir de elinde kimsenin içinde ne olduğunu bilemediği naylon bir poşet ile Magnumcular’dan korkan ve korkutulanlara fotoğrafladığı insanları hatırlatıyor.
Önce kaçınılmaz soru: Magnum’a katılmak Martin Parr’ın kariyerinde neyi değiştirdi? “Beni bir fotoğrafçı olarak daha popüler hale getirdi. Önemli bir çevrenin parçası olmamı sağladı. Fotoğraflarımı dünyanın birçok yerinde daha etkili biçimde göstermemi sağladı. Bunların hepsi iyi şeyler” diye cevaplıyor.
İlk dönem fotoğraflarına bakıldığında daha ziyade orta sınıfla ilgilendiği görülüyor. Ama zamanla fotoğraflar da konuları da sınıf atlıyor. Bunun nedenini sorunca “Fotoğrafçılık kariyerim boyunca birçok farklı sınıfı fotoğrafladım” diyor, “Paralı insanları fotoğraflamayı tercih ediyorum. Para da üst sınıf demek. Ama sadece onlarla ilgilenmiyorum. Her proje başka bir sınıfla ilgili olabiliyor.”
Paralı insanları fotoğraflamayı tercih etmesinin sebebini dünyada çok fazla para olmasıyla açıklıyor. “Politik kaygıları olan bir fotoğrafçı olarak paralı insanları çekiyorum. Geleneksel bir fotoğrafçı bir kaygıyı dile getirmek için nasıl yoksulluğu fotoğraflarsa ben de aynı kaygıyla zenginliği fotoğraflıyorum.”
‘Peki bu fotoğraflar, fotoğraflardaki insanlar ve ait oldukları sınıfla ilgili belirli önyargılar taşıyor mu?’ diye sormak istiyorum. Ancak nereden bileyim ki, bu soru Martin Parr’la aramı bozacak. Daha sorunun sonunu dinlemeden “Bunun sınıfla alakası yok” diye bölüveriyor. “Sen kafayı sınıfa takmışsın.”
Görünüş ve davranış itibarıyla Martin Parr’ın tam bir İngiliz beyefendisi olduğunu söylemek neredeyse imkansız. Öyle olmak zorunda da olmadığından aynen devam ediyor: “Bunlar insanlarla ilgili. İnsanoğluyla ilgili. Ama ben sadece İngiltere’de fotoğraf çekmiyorum. Meksika’da da çekiyorum örneğin. Meksika’daki fotoğraflara bakarsan sınıfla hiç alakasının olmadığını görürsün. Onlar kültür karmaşası ile ilgili.”

Renk cümbüşü
Martin Parr özellikle fotoğraf öğrencileri arasında bir idol. Zaten sergiyi gezerken insanların daha çok renk cümbüşüne tepki verdiğini görmek de mümkün. Daha yaşlı fotoğrafçılar ya da konuya ilgililer tarafından Koudelka’nın gördüğü ilgiyi görmüyor. Tabii gençlerin, Parr’ın fotoğrafladığı kültür karmaşasından daha çok etkilendiğini düşünmek mümkün.
İdolleştirilmiş olmanın onu rahatsız ettiğini düşünüyor insan öncelikle ama dikkatli bakınca aslında bu durumdan hayli hoşnut olduğu anlaşılıyor.

Her türlü fotoğrafı seviyor
Önyargı konusuna ısrarla cevap isteyince şöyle diyor: “Önyargılar benim başlama noktam. Dünyayı nasıl algıladığın, bilgiye nasıl yaklaştığın vs. Mesela Türkiye’ye gelince Türkiye’yi ne temsil ediyor diye bakıyorum. Bunlar elbette ki klişeler. Ben de onları bulmaya çalışıyorum. Çalışma yöntemim bu.”
Parr, aynı zamanda küratörlük de yapıyor. Beraber çalıştığı fotoğrafçıları kendi stili doğrultusunda mı seçiyor diye sorunca “Her türlü fotoğrafı seviyorum” diyor. “Hatta özellikle benim stilimle çalışmayan fotoğrafçıları tercih ediyorum. Çünkü fotoğrafçının kendi bakış açısını görmek istiyorum. Olgun fotoğrafçılar buna sahip oluyor. İşlerinde ayırt edici karakter özellikleri görmek mümkün oluyor” diye ekliyor.
Martin Parr’ın sergisi 30 Ekim’e kadar Santralistanbul’da.

(04/08/2008 - Radikal Kültür Sanat Sayfası)

Hiç yorum yok: